24 Nisan 2010 Cumartesi

Alma mazlumun ahını…

Salim TURGUT
turgutsalim@hotmail.com

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararını veren Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nin Başkanı emekli Tuğgeneral Ali Elverdi geçtiğimiz günlerde öldü. Elverdi'nin ölüm nedeni kayıtlara, 'yediği yemeğin nefes borusuna kaçması nedeniyle solunum yetmezliği' olarak geçti.

Tarihte bazen öyle tesadüfi olaylar yaşanır ki, yaşayanlar da yaşadıklarına inanmakta güçlük çekebilir. Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nin Başkanı emekli Tuğgeneral Ali Elverdi’nin verdiği kararlar, özellikle Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ında aralarında bulunduğu THKO davası ile çok tartışıldı. Kararın siyasi bir karar olduğuna vurgular yapıldı. Nitekim 1987 yılında Nokta Dergisi’nden Güldal Kızıldemir Ali Elverdi ile yaptığı bir röpörtaj’da ‘Denizler'i İbret Olsun Diye İdam Ettik, Menderes'ler Şehit, Deniz'ler Hain’ diyerek verdikleri kararın hukuki değil siyasi olduğunu itiraf etmişti.

Ali Elverdi’nin Başkanı olduğu Ankara 1 Nolu Askeri Mahkemesi’nin verdiği idam kararı Üç Fidan’ın 6 Mayıs 1972’de asılarak idam edilmelerine neden oldu. Üç Fidan’ın asılırken koydukları tavır idama tanıklık eden dostunda düşmanında sempatisini kazandı. Nitekim Ali Elverdi’nin Denizlerin idamının ardından düşmansı duygularla yaptığı ‘İdam sehpasında bile komünizm propagandası yaptılar’ sözleri uzun süre hafızalarda silinmedi. Denizlerin Avukatı Halit Çelenk’in yazdığı ve hala okuyanları duygulandıran ‘Üç Fidan’ da ise idam anında Denizlerin onurlu duruşları halk nezdinde onları kahramanlaştırdı.

Mahkeme Başkanı Ali Elverdi, Mahkemenin savcısı Baki Tuğ, 1.Ordu Komutanı Faik Türün gibi isimler 12 Mart sonrası devrimci sempatizanı olanların kulaklarına çalınan ilk olumsuz isimler olurken Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir ve İbrahim Kaypakkaya gibi isimler kahramanlaştı.

THKO davasından idam alan sonra idamı müebbet’e çevrilen Denizlerin dava arkadaşı Atilla Keskin, Ali Elverdi’nin ölümünün ardından kaleme aldığı yazının başlığını ‘Tarih ve halk affetmez ve unutmaz...’ koymuştu. Hakikaten de öyle oldu. Denizlerin idam edilişlerinin 38.yılında idam kararını veren Ali Elverdi yemek yerken boğularak öldü. Tarihin cilvesi bu olsa gerek. Tarih bu yanlış kararı affetmedi. Kararı verenin de boğularak ölüsünü bizlere gösterdi. ‘Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste’ diye boşuna söylememiş atalarımız.

Halk, affetmedi. Çünkü cenazesine halktan kimse katılmadı. Askeri hakim ve bir dönem de milletvekili olmasına rağmen cenazesine zorunlu bir grup asker kaldırdı. Tabutunun siyah olması, tabut’un durduğu yerdeki duvarda Devlis.net yazısının ekrandaki aynı kareye takılmış olması yine tarihin bir cilvesi olsa gerek.

78’liler uzun süredir (12 Mart ve 12 Eylül) darbecilerin yargılanması için mücadele yürütüyorlar. 78’liler darbecilerle hesaplaşmada bir bilinç devrimi yarattı. Suç işleyenlerin yanına kalmayacağını, ölüm döşeğinde bile olsa peşlerinde olunduğunu / olunması gerektiğini sürekli dillendirdiler / dillendirmekteler.. Bu mücadelede önemli bir yolun alındığı Elverdi’nin cenaze namazını kıldıran imamın ‘merhumu nasıl bilirdiniz’ sorusunu sormamasından belli oluyor. Devletin resmi görevli imamının bu soruyu unuttuğu için değil vicdanlarda bir dönemin mahkum olduğu için sorulmadığı ortaya çıkıyor. Muhtemelen imam bu soruyu sorsaydı verilecek yanıt da ‘iyi’ olacaktı. Ama burada önemli olan imamın bu soruyu sormamış olmamasıdır. 78’lileri bu mücadelelerin de kutlamak gerekiyor.

İdamların ardından 38 yıl geçti. Ne tarih ne de halk affetti. Dönemin ‘suçlayıcıları’ halk nezdinde, hatta imamın nezdin de bile‘suçlu’ olurken, dönemin ‘suçluları’ tarih ve halk nezlinde ‘kahraman’ oldu. Üzerilerine ağıtlar, şiirler, türküler yakıldı. Can Yücel Mare Nostrum’da;

‘En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!’ diyor.

Bugün emekten ve halktan yana olanların dilinden düşmeyen Can Yücel’in Mare Nostrum şiirindeki imgeler, Denizleri dünden bugüne, bugünden yarına kahraman olarak taşırken, dünün suçluları olan Ali Elverdiler’i, Baki Tuğlar’ı ve Faik Türünler’i ise halkın vicdanlarındaki suçlarıyla tarihin çöp tenekesindeki yerlerinde tutmaya devam edecektir. Ali Elverdi’nin cenazesine zorunlu olarak katılan bir kısım asker ve bürokrasiye karşın her 6 Mayıs*’ta alanları dolduran on binler halkın vicdanını yansıtamaya devam edecektir.

• 9 Mayıs 2010’da Mersin 68’liler Ormanı’nda üç fidan anıtı önünde on binler idam edilişlerinin 38.yılında yine Denizleri bir kez daha anarak dönemin suçlularını lanetleyecektir.

23 Nisan 2010 / Mersin

Özgür Medya
http://www.ozgurmedya.org/

Hiç yorum yok: